Yine bir gün bu sefer Halil Bey'imiz Abi neden blog kurmuyorsun demezmi.Takıldı aklımıza.Araştırdık ögrendik az da olsa.Kurduk blogumuzu.İki bilgi amaçlı haber den sonra sıra geldi gazeteciliğe.Ha bu arada hatırlatayım.Memnuniyetinizi bana,sitemlerinizi yukarıda adları geçen dostlarımıza bildirebilirsiniz.
Nasıl haber yapalım diye düşünüyordum.Hafta sonu biraz da güneşi görünce Erzurum'dan yanıma gelen amcama; haydi seni biraz gezdireyim,evde sıkılmışsındır deyip çıktık yola.Arıcı nereye gider.
Ya arılarının yanına yada arıcıların yanına.

Giderken Kolay beldemizdeki arıcımız Recai Beyimize(geleceğin arıcılarından) uğradık.Evine çıkıp çayına ve Bafra'mızın meşhur tatlısı NOKUL ikramına teşekkür ettikten sonra devam ettik.
Asar Köyünde arıcımız Sait Amcamızı

Arılara göz atmadan dönmek olmaz.

O da ne. Yazın; kovanım yoktu şimdilik burada misafir.Üstekilerden boşalan olursa kışa girmeden aktaracagım dediği arılar,
aynı şekilde yerinde durmaz mı.
Boşuna dememişler atalarımız.''Sona kalan dona kalır '' diye.İşte ispatı.İnşallah kışın betonla katın arasında donmazlar.Nazmi efendi ben sana BETOPAN kovandan bahsetmiştim.BETON dan değil.
Bu mevsimde yapacak bir şey yok.Baharın ilk işim gidip kendi ellerimle hemde en güzel kovana aktaracağım.Arabam da bulunan iki yeni kovanımı da bu amaçla orada bırakarak ayrıldım.
Daha önce Anarto'ya gönderdiğim'' Yurdumdan ilginç arılık manzaraları''resmindeki arı kovanlarının son hali de böyle.
Arıcılarımıza rastlasaydım size bu arılığın Cumhuriyetimizle yaşıt oldugundan ve arılarımızın da muhacir olduğundan bahsedecektim.Olmadı.Bir dahaki sefere inşallah.Bekleyin.
2 yorum:
Bizim insanımızın pratik zekası işte. Sorun varsa çözüm de vardır, çözüme odaklanmak lazım...
Tabii ki bal yiyenlerin sorunlara çözüm bulması daha çabuk oluyor.
Yorum Gönder